14 Aralık 2008 Pazar

NADA
" Hiç " mi her şeyi barındıran içinde "gerekli" olan bir ses mi
tüm seslerden içeri canda gizli...
Rastlantılar yeni gerçekleri doğururmuş şimdi anladım,
çizdikten sonra bu etiketi,
Meğerse felsefeymiş hiçte saklı herşey; deniz ve şarap öğretecekmiş bize düşünmeyi.

30 Kasım 2008 Pazar

PRENSES

Bir varmış, bir yokmuş

Bir Prens adasında

Bir prenses yaşarmış...

Gel zaman git zaman

Bu adada hiç prens

Kalmamış...

Güzel prenses

Yalnızlığını şarkılarla

Martılara söylermiş,

Kuş dilinde şarkılar

Rüzgarlarla namelenmiş,

Fırtınalarla gemilerin

Yelkenlerine yüklenmiş.

Kaptanlar prens adalarına

Prens bulup getirmek için,

Ülkeleri gezermiş.

Ama değil dünyada

Gökyüzünde bile

Prensler bitmiş.

5 Kasım 2008 Çarşamba



Bir Düşün Düşündürdükleri

Ayakları karaya vurmuş denizci, yere konmuş martı gibi yeniden denizlere çıkacağı günleri özlemle bekler, bir kez daha uçamıyacağını düşünen martı misali ürkekçe. Yeni kadınlara yelken açmanın düşleriyle geçen kara günleri elbet bir gün son bulacak ve tuzlu suların yakıcılığını fırtınada savrulan serpintilerle duyacak yüzünde ve çatlayan dudaklarından hoyratça öpüşünü mavi özgürlüğün... Bir karabasan olsada son kez açılamamak denize ve daha kötüsü karada bir ölüm olsa bile, yüreğindeki umut asla yok olmayacak denize ve uçmaya dair.

12 Eylül 2008 Cuma


Bağbozumu


Kıyıya vurmuş bir teknenin kaptanı, toprakla tanıştı ve işledi onu yıllarca yüreğinde deniz tutkusu sönmeden. Asmalar büyüdü ve üzüme durdu keyiflice. Ardından bağbozumu geldi ve toplanan üzümler şaraba yatırıldı yılların getirdiği düşüncelerle...Şimdi deniz kokan şarapları içmekte tayfalar pupa yelken okyanuslara açılan kaptanının elinden kadınca.

30 Nisan 2008 Çarşamba



Kara Delikli Bir Mayıs





Öğretmenim
Çok uzaklarda
Ama
Bir Yürek atımı kadar
Yakınımızda
Kara derili
Kuru kemikli
Şiş karınlı
Çocuklar yaşarmış
Bir damla suya hasret
Bir tane pirince aç.
Oysa 1 Mayıs akşamlarında
“Güneşli güzel günler göreceğiz”
"Ağlamasın çocuklar "

demişti şair,

Gökyüzünü delmeden
Kara paralarıyla,
Paraya para için para katanlar.

15 Nisan 2008 Salı

Sen
Güvertede
Sırtüstü uzanıp
Gökyüzündeki yıldızlardan
Halat örersin yaşama
Sıra sıra,
Denizde balıklar uykuda.

Zaman geçiyor
Hay huy içinde
Gün doğumundan batımına
İnsanlar koşuşturuyor
Bi çare...

Ve eğer sen
Yaşamı yakalayabilirsen
Curcunadan kurtarıp kendini
Kendin bilip
Ver elini mutluluk dersen
Yaşa be kardeşim bu memlekette
“Babanın eviymiş gibi...”

31 Mart 2008 Pazartesi


TEK KARE FOTOĞRAF


Bir Burgaz ada akşamında
Güneş düşmüş gözlerine
Görebiliyor musun?
Yıldız rüzgarının denizinde
Dalgalar vurmuş saçlarına
Dokunabiliyor musun?
Bir martının özgürlüğünde
Aşk inmiş tenine
Okşayabiliyor musun?
Kederli yaşanmışlıkların gözyaşlarında
Saklanmayan yorgunluğunu
Paylaşabiliyor musun?
Ey yüreğini yakan kadın!
Avuçlarındaki tek kare fotoğrafta
Siyah beyaz yalnızlığını
Tek başına,
Avutabiliyor musun?


20.06.2007/ Burgaz ada

8 Mart 2008 Cumartesi


TASMA
Bu dünyanın insanları boyunlarındaki tasmayı farkedip çıkarabileceklerini düşünmeye başladıkları an özgürlüğe doğru bir adım atarlar. Sonrası tasmadan kurtulmanın yolunu bulmak için bilgilenmeye bağlıdır. Denizlere sefere çıkmaya hazırlanan denizciler gibi, bilgilendiğimiz oranda kendimizi donatır ve yeni yaşamımızı kurmaya başlarız.
Kendi kendimizin sahibi olabildiğimizde gerçek yolculuklar başlar pupa yelken, kadın ve erkek birlikte aynı gemilerde.
Şimdilerde daha boyunlarımızdaki tasmayı bile görmeyip, kafamızda çıkanlları göstermenin günah olduğuna inanıp, beyinlerimizi de örterek tasma üzerine tasma vuruyor kadınlarımız, erkeklerinin keyfiyle...

19 Şubat 2008 Salı


SAHİP
İnsanda "sahip" olma duygusunun en yüksek anlatımı "Tanrı"dır.* Bu nedenle de kişi "Tanrı"nın insanda yansıdığına inanmıştır. Bu bir anlamda, kendi duygu ve düşünceleriyle yarattığı "Tanrı"nın özelliklerini kendinde görme olarak ortaya çıkar. Gerçekteyse insan, kendi özelliklerini en üst düzeyde ve soyutlayarak "Tanrı"ya yüklemiştir. İnsan kendi tanrısını kavramsal olarak kendisi yaratmış ve onun kulu/kölesi olmuştur. Bir yandan da dini siyaseten kullanarak -ki bu kaçınılmazdır- "Tanrı"nın gücünü "sahip" olarak üstlenmiş ve çıkarları için kullanmıştır. Bugün de bu olagelmektedir...

* Çünkü "Tanrı her şeyin sahibidir." der kutsal kitaplar.

15 Şubat 2008 Cuma
















SEVGİLİSİ OLAMAYAN ERKEKLERE
TESELLİ

Dün,
Tüm kadınları
Sevgili yaptım kendime.
Bugün,
Sevgililer gününün ertesinde,
Bir Tanrı kadar
Yalnız ve mutluyum.

13 Şubat 2008 Çarşamba















CARMEN


Ateşten bir çalgının

Eşliğinde dans ediyor

Carmenita,

Alevlerin kızıllığında

Yeniden doğuruyor

Güzelliğini korkusuzca.

Göğüslerinden tomurcuklanıp

Gülümsemelerinden

Kahkahalara dönüşen

Gülünü savuruyor

Carmenita,

Hoyratça bakışlarıyla

Âşıklarını aşağılarcasına

Bedeninin kıvraklığında.

Eteklerinden

Bir kez daha

Gülünü savuruyor

Carmenita,

Anaç bir toprağa

Geçmişten yarınlara

İspanya'dan Anadolu'ya

Ege denizinin

Türkuaz sularında

Romeo'sunu arayan

Smyrna'lı bir kıza,

Paris'in aşkıyla Helena'ya.

Gülünü savuruyor

Carmenita,

Düşlerimin derinliklerinden

Yıldızlara

Seviştikçe dağlarda

Aşk için ölümü

Yakalasa da

Bir bıçağın ucundan

Gülünü savuruyor

Carmenita,

Kadınları için

Ölebilen tanrılara.


10 Şubat 2008/İstanbul

Can Sayıner