3 Ağustos 2007 Cuma







Ben denize gidiyorum
Zamanı size emanet ediyorum kargaşa şehrinin insanları –evlerinden işlerine, işlerinden evlerine koşuşturan. Ben denize gidiyorum… Tam tekmil denizi yaşamaya gidiyorum; zamansız yaşamaya.
Soluk soluğa geçen saatlerin hesabını yapmaksızın tembellik hakkımı kullanmaya; zamanı zamansız yaşamaya, Ege’den başlayıp, Akdeniz’e uzanmak niyetiyle koskocaman bir “merhaba” diyip denize, kuşlara, balıklara, rüzgâra, sizlereyse kayıp şehrin tutsakları elveda diyerek ben denize gidiyorum.
Bir köpek gibi yatıp gölgesine sarmaşığın umarsız sessizce izlemek istiyorum yaşamı yavaşça sahildeki bir çardaktan yorum yapmadan. Sonra amacım güzel yanlarını ayırıp biriktirmek, kötü yanları silip süpürmek yaşamın. Dar bir sokaktan denize doğru yürüyüp sıcağın alnında saçlarımı okşaması için rüzgâra bırakmak istiyorum kendimi. Kumsalda ayak izlerimi sürüp dalgalarla kumun seviştiği yerde seni sevdiğimi yazmak istiyorum, bir an sonra sevgi diye gördüklerimi suyun alıp götüreceğini bilsem de işte yaşamak budur diyerek yaşamak istiyorum.
Deniz kabuklarını saymak sırayla küçükten büyüğe ve yeniden büyükten küçüğe doğru bütün gün ve gece ay ışığında parlayan yakamozları yakalamak kelebek avlar gibi ama filesiz koleksiyon yapmadan. Olmayan koleksiyonu göstermek sevgiliye yakamoz pırıltılarından oluşmuş sonra dudaklarına bir kelebek kondurmak yumuşak ve derinden gözlerini denizyıldızlarıyla kaplayarak sessizce.
Ve yelken basmak kuzey, doğu, şimal rüzgârlarının önünde pervasızca gömülerek sulara güverteye kadar korkuyla karışık yüreğinin ta içinde duymak denizi kıyılarına, adalarına selam ederken Ege’nin.
Güzel kadınların kalçalarında yaşamak için geceleri ve sabaha karşı üşüyerek sarılmak için hazla titreyen bedenlere...Buram buram kadın kokusuyla sarhoş olarak uyanmak için denize gidiyorum... fırtınanın dinen sesiyle birlikte.

İşte tüm bunların ve hayalini kuramadıklarımı bile yapmak için ben denize gidiyorum. Sizse kalın sağlıcakla…

Not: Bu yazı 2000 yılında yazılmış bir anı defterinden alınmıştır.

20 Mart 2007 Salı

Ölümün kıyısına savuran
Bir aşkın fırtınasından
Kıl payı kurtulan martının
Artık beklediği dinginliktir
Kanayan yüreğini donduracak
Kutup yıldızında konaklayarak

Yok olan en parlak yıldızın
Söylediği sevda türküsü
Denizlerin maviliklerinde
Geleceği olmayan martının
Dudaklarında mırıldanan
Can çekişen yüreğinin
Son çiçeğiydi kırmızı karanfil

Ve son sözlerini şöyle çığırdı ozanlar ;
“ Bütün çiçekler güzeldir
Çiçekleri severim
Karanfilleri de
Ama ölesiye sevdiğim
Yüreğimde büyüttüğüm
Sensin Kırmızı Karanfil
Çocukların gözlerinde açan.”

25 Şubat 2007 Pazar


ADA DENİZ

şiir amca şiir oku
güzelleştir dünyayı
bak ben büyüyorum
istemem savaşları.

şirin, şipşirin bir kız
ada deniz di adı
ada kadar güzel
denizceydi bakışları.

şiir amca şiir yaz
bitir olumsuzlukları
karanlığı aydınlat
yak bütün ışıkları.

şirin, şipşirin bir kız
ada deniz di adı
ada kadar güzel
denizceydi bakışları.

şiir amca bize gel
şiirler okuyalım
bütün anlamsızlıklara
birlikte karşı koyalım

şirin, şipşirin bir kız
ada deniz di adı
ada kadar güzel
denizceydi bakışları.

D.Ali Gültekin
Mavi Şehir Suskundu/Bizim Kitaplar

19 Şubat 2007 Pazartesi

Gün Dönmekte Olsa Bile Kavuşma Vaktine


Beyaz yelkenliler süzülürken ada önlerinde
Sevgilimi anımsar ağlarım yüreğimde
Bahar çiçekleri savrulurken meltemlerde
Seni denize sorar hasretinle yanarım
Gün dönmekte olsa bile kavuşma vaktine
Seni sana sorar ağlarım
Seni bana sorar yanarım



Uçan martıdan vefa yoktur yalancı sevgiliye
Bu aşk fırtınasından ne kalır ki geriye
Gözlerim yaşlı sersefil dolaşırken sahilde
Seni yaşama sorar yüreğimde saklarım
Gün dönmekte olsa bile kavuşma vaktine
Seni sana sorar ağlarım
Seni bana sorar yanarım

14 Şubat 2007 Çarşamba


Uzun bir aradan sonra yeniden yazılmaya başlanan bu satırlara sevgililerin olduğu sanılan bir günde başlanılması rastlantı değil ama çok istemli oluşmuş bir durumdan da söz edilemez sanki. Sevgililik eyleminin bile sınırları çizilmiş coğrafyaların kanla sulanan sembollerinde gerçekleştiği bir dünyada martılar da ister istemez bu rüzgardan etkilenmişe benzer görüntülerde yaşıyorlar aşklarını. Her şeyin üzerinde bir gözle bakıldığında görünen yalnızca moleküllerden oluşmuş bir bütün ki onun da dibine inersek yalnızca ışınımlara ulaşırız. Aşk belki de oradan başlayıp yüreklerimize kadar uzanan bir enerjide gizli olmasın, sevgiliye sunulan bir çiçekte saklanan..." Seni seviyorum" sözcükleriyle bedenlerde duyulan.