
Toprağı kucaklayan omcalar kutsal suyu çekti bedenlerine ve gökyüzüne yükseldikçe hayat buldular yeşilliklerinde. Tanrıya sunmak için oğlunun kanını, bedenlerini güçlendireceklerdi toprağın sıcağından, denizin rüzgarından gelen tılsımla...İnsanoğlu onları vadedilmiş topraklara götüren savaşçıya armağan olsun diye ekti topraklarına asmaları ve kanlarıyla suladı binlerce yıl, kutsal şarabı üretti yalnızca bir yudum. Tanrının oğlu içmeliydi onu, içmeliydi ve göklerin krallığında kucaklamalıydı isa oğullarını. Kutsal kaseden bir dikişte içilen şarabın ardından terkedip gitti İsa onları. Asiliği sona ermişti ve geriye dönüp bakmadan gitmişti. Beklediler...Dönen olmadı. Sadece akıllarda esen bir yel olduğunu anladı bir kısmı, diğerleri ise beklemeye devam etmekteler.