12 Mayıs 2006 Cuma

Asmalar Filizlendi

Toprağı kucaklayan omcalar kutsal suyu çekti bedenlerine ve gökyüzüne yükseldikçe hayat buldular yeşilliklerinde. Tanrıya sunmak için oğlunun kanını, bedenlerini güçlendireceklerdi toprağın sıcağından, denizin rüzgarından gelen tılsımla...İnsanoğlu onları vadedilmiş topraklara götüren savaşçıya armağan olsun diye ekti topraklarına asmaları ve kanlarıyla suladı binlerce yıl, kutsal şarabı üretti yalnızca bir yudum. Tanrının oğlu içmeliydi onu, içmeliydi ve göklerin krallığında kucaklamalıydı isa oğullarını. Kutsal kaseden bir dikişte içilen şarabın ardından terkedip gitti İsa onları. Asiliği sona ermişti ve geriye dönüp bakmadan gitmişti. Beklediler...Dönen olmadı. Sadece akıllarda esen bir yel olduğunu anladı bir kısmı, diğerleri ise beklemeye devam etmekteler.

11 Mayıs 2006 Perşembe







Merhaba Asker!

Bir erkeğin erkek oluşunun bir kıstası da kabul edilse, biz biliriz ki er kişi olmanın gerçek yeri yüreklerimizdir.

Öldürmeyeceksin emridir aslolan, tanrısallığı gözardı edilse de, yüreklerimizde yer alışı bir buyruktan öte ; sevdiğimizdendir, canlı cansız ne varsa bu alemde. Ama gel gör ki çocuk, tarihin tekerlekleri hep ölümden yana dönmüştür, iktidar uğruna, mülkiyet için...Boşa konuşmamıştır filozof "mülkiyet hırsızlıktır" diye. Hırsızlıktan öte caniliktir...Onu elde etmek ve hep daha fazlasını elde etmek için düzenler kurulmuştur, kurulu düzenlerin çarkları kanla dönmüştür. Sense çocuk; bir küçük civata da olsan, sevme kahpece öldürmeyi, sevme ki, binlerce yıl sonra insanlar ölümsüz bir dünyadan çıkarak özgürce dolaşsınlar evrenin denizlerinde, pupa yelken...